İnfaz düzenlemesini de içeren 10’uncu yargı paketi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne geldi. AKP Grup Başkanı Abdullah Güler pakete ilişkin detayları kamuoyu ile paylaştı. Af beklentilerinin de olduğu pakete ilişkin Güler “İnsan hayatına dokunan düzenlemeler” ifadelerini kullandı.
Meclise getirilen yargı paketinde ev hapsinin kapsamı hasta tutuklular için genişletiliyor. Ev hapsi 5 yıldan az olanlar için geçerliyken yeni düzenleme ile birlikte ağırlaştırılmış müebbet hariç mahkumları kapsayacak. Ayrıca ikinci kez işlenen suçlarda cezanın tamamı yerine 4’te 3’ü yatılacak. Ancak en dikkat çeken madde kamuoyunda ‘yatarı yok’ şeklinde bilinen suçlar.
Yargı paketine göre kamuoyunda ‘yatarı yok’ şeklinde bilinen cezalarda artık cezaevine girilecek. Alınan cezanın 10’da 1’i yatırıldıktan sonra ‘iyi hal’ durumuna göre denetimli serbestlik söz konusu olabilecek. 10’da 1 şeklinde tarif edilen süre yatırıldıktan sonra cezaevindeki kişi ancak ‘iyi hal’ kararı verilirse serbest bırakılacak. Cezaevlerini rahatlatması beklenen paket tam aksi bir kaygıya neden oldu.
SİYASİ KAYGILAR ÖNE ÇIKTI
Hukukçu Figen Çalıkuşu söz konusu yargı paketini Gerçek Gündem’e değerlendirdi. Paketin beklentiyi karşılamadığını vurgulayan Çalıkuşu “Her şeyden önce bunu çok uzattılar. Haftalarca infaz paketi çıktı çıkıyor diyerek beklendi. Bu nedenle infaz paketi cezaevindekiler için bir umut dalgası yarattı. Dışarıdaki hukuk mağdurları da büyük bir beklenti içine girdiler. Şimdi büyük bir hayal kırıklığı yaşandı. Bu dengenin korunması lazımdı. Maalesef şimdi bu yargı paketinde siyasi kaygıların, pazarlıkların öne çıktığını görüyoruz. Yasalar toplumsal ihtiyaca göre yapılmalı” dedi.
‘EŞİT YURTTAŞ OLMADIĞIMIZ ALGISI VAR’
Yatarı yok olarak bilinen cezalarda cezaevine girilmesinin önünün açılmasına da değinen Çalıkuşu şu değerlendirmede bulundu: “Toplumdaki cezasızlık algısı kaldırılacak deniyor. Ancak toplumda daha çok yasalar karşısında eşit yurttaş olmadığımız algısı var. Anayasamız gereği yasalar karşısında herkes eşittir ama bunun böyle olmadığını görüyoruz. Tarafsız ve bağımsız yargı kalmadı zira. Bazıları için suç olanlar bazıları için değil. Temel hak ve hürriyetler siyasetin av alanı. Dolayısıyla ifade hürriyeti ya da toplantı ve protesto gibi anayasal haklardan Cumhurbaşkanına hakaret, gösteri yürüyüşlerine muhalefet gibi suçlar çıkarılıyor. Verilen cezaların da 2 yılın altında olması halinde en az 10’a 1’inin cezaevinde geçirmek suretiyle denetimli serbestliğe ayrılma durumu getiriliyor gibi. Muhalif kesimler için de haklı bir kaygı oluşuyor.”
‘KOVİD YASASI EŞİTSİZLİĞİ ÇÖZÜLEMEDİ’
Kovid-19 düzenlemesiyle ilgili eşitsizliğin açığa çıktığını ancak bu düzenlemede de sorunun giderilmediğine değinen Çalıkuşu şöyle konuştu:
“Kovid yasasıyla gelen bir eşitsizlik vardı. Kovid zamanında düzenlemeler yapıldı, arka arkaya infaz paketleri açıklandı. Kapalı cezaevinden açık cezaevine çıkma, açık cezaevinden de denetimli serbestlik süresini daha uzun süreyi kapsayacak şekilde tahliyeyi sağladılar. 3 yıl ya da 5 yıl öncesine çektiler tahliyeleri. Bu şekilde tahliyeler oldu. İzinli olarak tahliye edildikleri kabul edildi ve bu izin süresi uzatıldı. Cezaevine dönmediler. Bu düzenleme o tarihte cezaevinde olanlar içindi.
31 Temmuz 2023’e kadar bu izinler uzatıldı ama 31 Temmuz’dan önce suç işlenmiş ancak cezaevinde olmayan kişiler bu infaz düzenlemesinden faydalanamadı. Burada buna yönelik düzenleme yapılacağı söylendi. Bu eşitsizliği gidereceğiz, önemli olan suç tarihidir dediler. Bu beklentiyi büyüttü. 31 Temmuz’dan önce işlenen suçları da bu yeni infaz paketine alacaklarını söylediler. Tabi ki bazı istisna tutulan suçlar vardı.”
‘HERKES TERÖRDEN CEZA ALABİLİYOR’
“Bunun yapılmaması büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Bunun altındaki sebep aslında maalesef siyasi kaygılar bunu görüyoruz. ‘31 Temmuz 2023’ten önce işlenen suçların kapsamı genişletilsin’ dendi. ‘Şiddete bulaşmamış terör suçları da bu kapsama girsin’ dendi. İfade hürriyetinden örnek verelim: Bir görüş açıklıyorsunuz, bir gazetede yazı yazıyorsunuz ve terör örgütünü propaganda suçundan ceza alabiliyorsunuz. Maalesef terör suçlarından ceza verilen çok kişi var Türkiye’de. Bu tarz ‘terör örgütü piramitinin alt suçları da girsin’ dendi. Burada da 15 Temmuz yargılamaları tartışma oldu. ‘FETÖ de bu kapsama girecek mi’ gibi itirazlar olduğu basına yansıdı.. Bir terör örgütü yararlanabilir ancak diğeri yararlanamaz mı? Bu nedenle bu Kovid eşitsizliğine yönelik düzenleme ertelenmek zorunda kaldı. Meclise gelen İnfaz yasası beklentileri karşılamadı. Daha detaylı bir incelemeyi eylül ekim ayına ertelediler. Aylardır neden detaylı inceleme yapılmadı da Eylül Ekim aylarına bırakıldı?”
‘YARGI PAKETİ ASLINDA AĞIRLAŞTIRMA PAKETİ’
Hukukçu Şule Özsoy Boyunsuzda yargı paketinin ‘af beklentilerini’ karşılamadığını belirtti. Söz konusu tasarıyı ‘Ağırlaştırma Paketi’ olarak isimlendiren Boyunsuz şu değerlendirmede bulundu: “Yatarı olmayan dediğimiz suçlara yatar getirmiş. Önce cezanın 10’da 1’i yatılacak sonra, sonra denetimli serbestlikten yararlanılacak. Aslında ağırlaştırma paketi bu. İfade özgürlüğü, toplantı yürüyüşü özgürlüğü gibi son derece gri alanlara da bir tehdit oluşturuyor.”
‘KONUTTA İNFAZ TEDAVİYE ERİŞİM DEĞİLDİR’
Hasta tutukluların durumuna ilişkin de konuşan Boyunsuz “Hasta mahkumlarla ilgili hüküm genişletildi. Yaşlılar, kadınlar ve çocuklarla ilgili kapsam genişletildi. Bu bir yönüyle olumlu elbette. Ancak genel anlamda tedaviye erişimlerini de garantilemiyor. Konutta infaz tedaviye erişim değildir. Hasta mahkumları evlerine koyduğunuzda tedaviye eriştirmiş olmuyorsunuz. Bir de hasta mahkumların iyileşinceye kadar cezalarının ertelenmesine ilişkin hükümler genişletilmemiş. Hasta olan insanların konutta infazının yanı sıra tedaviye erişim imkanını da eklemek gerekir. Beklenti konutta infaz yerine salıverilmeydi. Bu olmadı” diye konuştu.
AKP GRUP BAŞKANI ABDULLAH GÜLER NE AÇIKLADI?
Güler yargı paketinden yararlanabilecek hükümlülere de değinerek “Teklifimizle, haklarında ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilen hükümlülerin, dış dünyaya uyum sağlamaları ve rehabilite edilerek yeniden suç işlemelerinin önüne geçilmesi amacıyla 4’te 3’lük koşullu salıverilme şartları içinde iyi halli olarak infaz etmeleri durumunda koşullu salıverilme hükümlerinden faydalanmasını öneriyoruz. Bu kapsamda cezaevlerinde şu anda 19 bin 800 civarında mahkumun bulunduğunu ifade etmek isterim” ifadelerini kullandı.
EV HAPSİNİN KAPSAMI GENİŞLETİLİYOR
Ev hapsine ilişkin kapsamın da genişletildiğini belirten Güler “Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum olanlar hariç olmak üzere, hapis cezasına mahkum olan veya adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilen hükümlülerden, ilgili hükümde belirlenen usule göre, maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyeceği tespit edilen ve toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike oluşturmayacağı değerlendirilenlerin cezasının konutunda çektirilmesine infaz hakimi tarafından karar verilebilecek” şeklinde konuştu.
YATARI YOK DÖNEMİ BİTİYOR
Güler kamuoyunda ‘yatarı yok’ şeklinde tarif edilen cezalara yönelik “Cezası az olan, kamuoyunda vatandaşlarımız tarafından, ‘Yatarı olmayan’ şeklinde ifade edilen ve infial uyandıran toplumsal suçlarda, 2 yılın altındaki cezalarda, 1 yıllık denetimli serbestlik döneminde 5 günden az olmamak üzere 10’da 1’inin ceza infaz kurumunda geçirilmesini öngörüyoruz. Cezanın ıslah ve önleyicilik amacını sağlamak istiyoruz” açıklamasında bulundu.