1. Haberler
  2. Biyografiler
  3. İbrahim Utku Nar: Sınıfsal kimlik ve yabancılaşma – dokuz8HABER

İbrahim Utku Nar: Sınıfsal kimlik ve yabancılaşma – dokuz8HABER

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

2024 yılı itibariyle Türkiye’nin büyükşehirlerinden biri olan İzmir’de yaşanan belediye grevleri, yalnızca emek-sermaye çelişkisinin değil, aynı zamanda emekçi sınıflar arasındaki algısal ayrışmanın da önemli bir göstergesi haline gelmiştir. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın greve çıkan belediye işçilerini 1030 kişiyi işten çıkarmakla tehdit etmesi, bu süreci daha da sertleştirmiş; olay kamuoyunda geniş yankı bulmuştur.

Ancak dikkat çekici olan, kamuoyunun önemli bir kısmının –özellikle alt sınıf olarak tanımlanabilecek kesimlerin– bu çıkışı desteklemesi ve belediye işçilerine yönelik ağır eleştiriler yöneltmesidir. Bu durum, sınıfsal farkındalığın nasıl manipüle edildiğini, kültürel ve sembolik sermaye üzerinden inşa edilen sahte ayrıcalık duygularının sınıf dayanışmasını nasıl çözdüğünü gösteren önemli bir örnek teşkil etmektedir.

Marksist iktisat kuramı içinde “orta sınıf” kavramı, çoğu zaman muğlak ve eleştiriye açık bir tanımdır. Emek gücünü satarak yaşamını sürdüren herkes teknik olarak işçi sınıfı içinde yer alırken, kültürel kodlar, eğitim düzeyi, meslek unvanları ve yaşam tarzı üzerinden bireylerin kendilerini farklı sınıflarda konumlandırmaları mümkündür. Bu noktada sosyolojik “orta sınıf” algısı, çoğu zaman iktisadi gerçeklikten kopuktur.

Bugün üniversite mezunu, hizmet sektöründe çalışan, “beyaz yakalı” olarak tanımlanan büyük bir kesim; maaş, iş güvencesi ve çalışma koşulları açısından mavi yakalı işçilerin gerisinde olmasına rağmen, kendini onlardan farklı ve daha “yukarıda” bir sınıfa ait olarak görmektedir. Örneğin, bir sigorta şirketinde “finansal danışman” unvanıyla çalışan, gerçekte ise asgari ücret + primle kapı kapı sigorta satan bir kişi; maaş olarak Bursa Tofaş’ta çalışan bir torna ustasının çok altında kalmasına rağmen, toplumsal konum açısından kendini daha “elit” bir yere koymaktadır. Bu, finansal sermayenin sunduğu sembolik unvanlar ve “statü illüzyonu” sayesinde mümkün olmaktadır.

İzmir örneğinde olduğu gibi, belediye işçilerine yöneltilen “şımarıklık” suçlamaları, sadece ekonomik bir değerlendirme değil, sınıfsal bir yabancılaşmanın ürünüdür. Bu eleştirilerin büyük çoğunluğu, hali vakti yerinde kesimlerden değil; kendisi de emekçi olan alt sınıf bireylerden gelmektedir. Bu durum, Karl Marx’ın “sınıf bilinci” kavramının karşıtı olan bir sınıf yanılsamasının günümüzde ne kadar etkili olduğunu ortaya koyar.

Benzer bir örnek daha önce TEKEL işçileri eylemlerinde yaşanmıştır. Kamusal güvenceye sahip olmaları, verimsiz çalıştıkları iddiası ve direnişlerini “şımarıklık” olarak yorumlayanlar arasında da yine emekçiler vardı. Belediyelerde olduğu gibi, burada da eleştirilerin kaynağı çoğu zaman sistemin üst kademeleri değil, alt sınıflar içindeki başka kesimlerdi.

Bu durum, sınıf çatışmasının yönünün yukarıya değil, yatayda “ötekine” doğru kaydırıldığını; sistemin alt katmanlarındaki bireylerin birbirlerine yöneltilmiş öfke ve kıskançlık duygularıyla ayrıştığını göstermektedir.

Neoliberal toplum yapısı içinde sistemin en başarılı manipülasyon biçimlerinden biri budur: Emekçileri birbirine düşürmek ve gerçek çelişkiyi görünmez kılmak.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’ndeki grev, günümüz Türkiye’sinde sınıf kavramı üzerine düşünmek için önemli bir zemin sunmaktadır. Emekçi sınıfların, ortak ekonomik çıkarlar temelinde birleşmek yerine, kültürel ve sembolik farklar üzerinden birbirlerini dışladığı bir sosyo-ekonomik yapı ile karşı karşıyayız. Finans sermayesinin, bireylere sunduğu unvanlar ve yapay statüler, sınıfsal aidiyeti bulanıklaştırmakta; bu da sınıf dayanışmasını parçalamaktadır.

Kamusal tartışmaların ve sosyal medya söylemlerinin, alt sınıflar arasında üretilmiş öfke ve yabancılaşma diliyle şekillenmesi, sınıf bilincinin yeniden ve güçlü biçimde inşa edilmesi gerekliliğini açıkça göstermektedir. Emekçiler arasındaki sahte ayrımların sorgulanması, toplumsal dönüşümün ve hak mücadelelerinin en önemli adımıdır.

İbrahim Utku Nar: Sınıfsal kimlik ve yabancılaşma – dokuz8HABER
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Perest ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin