Fatih Altaylı, uzun yıllardır Türk medyasında köşe yazarlığı, televizyon programcılığı ve son dönemde YouTube’daki “Fatih Altaylı Yorumluyor” programıyla gündemi değerlendiriyor. Ancak, 22 Haziran 2025’te, Altaylı’nın bir yayında sarf ettiği sözler, savcılık tarafından “Cumhurbaşkanı’na tehdit” olarak yorumlandı. Hangi ifadelerin bu suçlamaya yol açtığına dair resmi bir açıklama yapılmadı.
Savcılık, resen başlatılan soruşturma kapsamında Altaylı’yı ifadeye çağırdı. Aynı gün nöbetçi sulh ceza hakimliğine çıkarılan Altaylı, “TCK madde 344/2” kapsamında suçlandığı belirtilen “Cumhurbaşkanı’na tehdit” iddiasıyla tutuklandı.
Altaylı’nın tutuklanmasına gelen tepkiler arasında dikkat çeken bir isim de yer aldı. Eski AKP Merkez Karar ve Yürütme Kurulu (MKYK) Üyesi ve avukat Mücahit Birinci, sosyal medya platformu X hesabı üzerinden bir açıklama yaparak Altaylı’nın tutuklanmasının hukuki değil, siyasi bir karar olduğunu söyledi.
Birinci’nin değerlendirmeleri şöyle:
“Mevzuya bakış açımı müsaadenizle daha da açayım, zira artık Fatih Altaylı’yla ilgili tutuklama kararı serdedildi:
1- Altaylı ile meselelere bakışım, büyük oranda, 180 derece farklıdır.
2- 28 Şubat Altay’lısına hala öfkeliyim.
3- Beyan ve sözlerine büyük oranda mesafeliyim. Kendisini de şahsen hiç tanımam.
4- Ancak, hukuki tasarrufların, özellikle hukukçular tarafından, hukuk ve kanun ne ise ona göre ele alınması gerektiğine inancım tamdır.
5- Nasıl ki, Ekrem İmamoğlu tutuklaması isabetlidir diyorsam, terör soruşturmasından o gerekçe ile tutuklama yapılmaması hatalıdır diyorsam, şimdi de, Altaylı’nın tutuklama gerekçeleri isabetsizdir yorumunu hukukçu olarak yapıyorum. Zira hukuki yorum serdederken, ismin benim için önemi yoktur.
6- Siyaseten elli bin şey söyleyebilirim. Söyledim de… Susan biri değilim. 28 Şubattaki “gammaz yazıları” hala aklımda. Ancak şu an mesele hukuk.
7- Biz bu insanları siyaseten veya fikirle yenebiliriz, fikirlerine fikir ile cevap veririz. Fikri yoksa dalga da geçebiliriz. Hangi dilden anlarsa konuşuruz. Bunlarda sorun yoktur. Ancak hukuki yaptırım işi farklıdır. Yargı, siyaset etmenin sahasını daraltmak için kullanılan bir manivela olmamalıdır.
8- Gelelim hukuki tavsifimin daha kapsamlı tekrarına:
TCK 310 açık. Bu maddenin tatbiki için “fiili saldırı” olması gerekir. Bu durumda, TCK 310/2 bu olaya uygulanabilir değildir.
TCK m 106 kapsamında, tehdit suçunun cezası 6 aydan 2 yıla kadar hapistir. “Kamu görevlisini tehdit” suçun nitelikli hallerinden değildir.
Neticeten, Altaylı’nın ika etmiş olduğu iddia edilen fiil, CMK m 100/4’e göre “üst sınırı 2 yılın üzerinde hapis cezası gerektiren bir suç olmadığı” için tutuklama yasağı mevcuttur.
Dolayısıyla suçu işleyip işlemediği noktasında yorum dahi yapmadan, tutuklama tedbirinin mevcut durumda isabetsiz olduğu kanaatimi açık bir şekilde beyan ediyorum.
9- Siyasi kimliğimle öfkeli olduğum bir şahsa karşı, hukukçu kimliğimle yukarıdaki yorumu yapabiliyor olmamı iyi anlamak lazımdır.
Zira ben hukukun, her kesime, siyasi görüşü ne olursa olsun her vatandaşa lazım olduğuna inanmaktayım.”