İsrail’e ait savaş uçakları cuma günü İran’daki nükleer ve askeri hedeflere yönelirken, ülkenin iç kesimlerinde konuşlanmış gizli komando timleri, silahlı insansız hava araçları (İHA) ve sivil araçlara yerleştirilmiş patlayıcılar eş zamanlı olarak harekete geçti. Bu kapsamlı operasyonda hedef alınanlar arasında İran Devrim Muhafızları’nın üst düzey kadrosu, nükleer bilim insanları ve rejimin önemli isimleri yer aldı. Washington Post’un görüştüğü üst düzey bir İsrailli güvenlik yetkilisinin verdiği bilgiye göre, saldırıya uğrayan pek çok kişi o an hala evlerinde ve hatta uykudaydı.
Sabahın ilk saatlerinde ise İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’e yakın bazı isimler ile nükleer programın merkezinde yer alan bilim insanları, ya drone’larla gerçekleştirilen saldırılarla ya da binalara önceden yerleştirilen patlayıcıların patlatılması sonucu hayatını kaybetti. Başkent Tahran’daki bazı apartmanların dış cephelerinde meydana gelen büyük hasarlar bu saldırıların izlerini taşıyordu.
ÜST DÜZEY İSİMLER HEDEF ALINDI
“Yükselen Aslan” (Rising Lion) ismi verilen operasyon, İsrail tarafından haftalar, belki de aylar süren bir hazırlığın ardından devreye sokuldu. İran’da önceden gizlenmiş silah stokları ve harekete geçmeyi bekleyen hücrelerin koordineli biçimde aktif hale getirilmesiyle operasyon başlatıldı. İsrailli güvenlik yetkilileri, operasyonun ilk aşamasında özellikle “karar verici” konumdaki isimlerin hedef alındığını vurguladı.
Bu ilk dalga saldırılarda öldürülenler arasında İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri, Devrim Muhafızları’nın lideri Tümgeneral Hüseyin Selami ve aynı zamanda bir fizikçi olan İslami Azad Üniversitesi Rektörü Muhammed Mehdi Tehrançi bulunuyordu.
‘SOFİSTİKE BİR PLANLAMA’
Operasyonun arkasındaki istihbarat planlaması, İsrail’in dış istihbarat teşkilatı Mossad tarafından uzun süredir hazırlanıyordu. Son aylarda ivme kazanan bu çok aşamalı planlama, yalnızca askeri değil aynı zamanda psikolojik ve lojistik unsurlar da içeriyordu. İkinci bir İsrailli yetkili, bu süreci “cesur, sofistike bir planlama” ve “taktik aldatma” ifadeleriyle tanımladı.
Son operasyonel hazırlıklar, İran ile ABD arasında yeniden başlatılan nükleer görüşmelerin gölgesinde gerçekleşti. Mossad’ın ülkeye gizlice soktuğu özel silahların, önceden belirlenmiş hedef bölgelerde konuşlandırıldığı bildirildi.
EVLERİNE MEKTUP GÖNDERİLDİ
Batı kaynakları, bu saldırıların etkisinin kısa vadede değil, ancak önümüzdeki günler veya haftalarda tam anlamıyla ortaya çıkabileceğini söylüyor. İran yönetimi, nükleer programının yalnızca barışçıl amaçlar taşıdığını savunmaya devam etse de, eş zamanlı gerçekleşen bu suikastlar, yıllardır korunmaya çalışılan askeri ve bilimsel elitin nasıl bir zaafiyet içinde olduğunu da açığa çıkardı. İsrail tarafı, bu “başsız bırakma” stratejisinin süreceğini belirtiyor. Mossad’ın, bu liderlerin yerini alabilecek ikinci derecedeki yetkililere yönelik mesajlar ilettiği bildiriliyor.
Bir yetkiliye göre, bazı kişilere “evlerinin kapısından mektup bırakıldı, bazılarına doğrudan veya eşlerinin cep telefonları üzerinden ulaşıldı.” Bu mesajların amacı ise netti: “Nerede olduklarını biliyoruz ve onlara ulaşabiliriz.”
Mossad’ın “Yükselen Aslan Operasyonu”ndaki görevi sadece suikastlarla sınırlı değildi. İsrail ordusu (IDF) ile yapılan uzun vadeli ortak çalışmalar sonucunda, İran’daki üst düzey yetkililerin ikamet adreslerinden sığınaklarına kadar pek çok detaylı bilgi toplandı.
Son zamanlarda ise Mossad’a bağlı seçkin birimlerin, İran’ın hava savunma ağını etkisiz hale getirmek amacıyla bu sistemlerin yakınına yüksek hassasiyetli silahlar yerleştirdiği belirtiliyor. Bu kapsamda, Tahran yakınlarındaki Esfajabad Üssü’nde bulunan karadan karaya füze rampaları, önceden yerleştirilen patlayıcı yüklü drone’larla imha edildi.
‘BİR DİĞER AMAÇ ALTYAPIYI SABOTE ETMEK’
İsrailli yetkililer ayrıca, operasyonun bir diğer ayağının İran’ın hava savunma ve füze lojistik altyapısını sabote etmeye yönelik olduğunu da ifade etti. Bu doğrultuda, “sivil araçlara gizlenmiş patlayıcılar” ile füze taşıyan lojistik araçlar hedef alındı. Bir yetkili bu stratejiyi şöyle özetledi: “Bir kamyonu ortadan kaldırdığınızda, dört füzeyi devre dışı bırakmış olursunuz.”
Son bir yıl içerisinde İsrail’in, İran ve ona bağlı aktörlere yönelik çok sayıda operasyon yürüttüğü biliniyor. Örneğin geçen sonbaharda, Beyrut’ta Hizbullah militanlarına verilen ve Mossad tarafından uzaktan patlatılacak şekilde modifiye edilen çağrı cihazlarıyla yüzlerce militan ya öldü ya da ağır yaralandı.
Washington Post’a göre bu beklenmedik saldırılar zinciri, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e yönelik başlattığı ani saldırıya karşılık olarak başlatılan daha geniş ölçekli bir güvenlik operasyonunun parçası. İsrail, bu saldırıda kaçırılan yaklaşık 250 kişiden hâlâ hayatta olan 20 rehine bulunduğuna inanıyor.
Kaynak: Haber Merkezi